“Ölecek miyim ?” diye sordu adam kadına…
Sonra zamanı olmayan bir sessizlik oldu aralarında fakat aslında herkes konuşuyordu. 
Gözleri, dudakları, boynuna değen saçları, küçücük burnu, pembeleşen yanakları, elleri ve incecik boynundaki yasemin kokusu. 
Öyle güzeldi ki elleri “avucuma alsam mı diye geçirdi “içinden adam…sonra dedi ki öpmeli doyasıya, yanaklarımda dolaşmalı o eller gündüz niyetine sevdalar, acı çekmeler, ağlamalar, med cezir gibi kabarmalar yaşatmadan bu “gitme”lerin ne anlamı kalır değil mi ?




“Sevmelere gelesin, aşkların en derin hallerine yakalanasın.”diye beddua ettilerse işte tutmuştu sonunda. 

“Sen ne yaptın bana küçük kuş söyle ne yaptın ? “
Kadının gözlerinde menekşe rengi yağmurlar vardı. Ve adam menekşeleri koparmamak adına sustu.



Hani derler ya “Şu an konuşan konuşsun ya da sonsuza kadar sussun.” diye büyüyü bozacak iki kelimeyi diyemeden sevdaları kilitli dolaplara kaldırıldı.


Son Kullanma Tarihi  : Bilinmiyor.


Sevda dediğin pencerene konan bir küçük kuştur. Bakar camından içeri, arada tık tık diye beni içine, içeri al diye ses verir. 
Duymak da sana kalmış duymamak da


Nefes almak gittikçe zorlaşıyorken bu dünyada, dünyanın herhangi bir yerinden okyanus ötesinden ya da çok uzak denizlerden gelen müjdeli haberler getiren bir aydınlığınız var mı ? 

Var mı sıcacık bir odada yastığın öte yanında elinizi koyduğunuzda hemen sıcaklığını elinizle hissettiğiniz ? 
Zor geçen gününüzde kapıyı açtığında ışığıyla gününüzü aydınlatan ?
Kafanızda binlerce sorunla sabah evden çıktığınızda ip atlayan küçük kızın size ilaç niyetine gülümsemesi ? 






Alın elinize dumanı üstünde bir çay ya da kahve için, elinizi yakan bir sıcaklıkla sizi gülümseten ekmeğin kenarını ısırın, çiçeğiniz varsa konuşarak besleyin onu.
Unutmayın sevgi kalpleri açan bir anahtardır aslında.
Bir bebeğin sesini duyan annenin ilk sevinci ?
Ya çocukken yüzünüze değen yağmurun damlalarını hissettiğinizde nasıl mutlu olduğunuzu hatırlıyor musunuz ?






Bütün bunlar sizin hala nefes aldığınızın habercisidir. Üzülmeyin sakın, yaşıyorsunuz ! 
Zor zamanlarda en iyi şey nefes almaktır mesela. 




Hadi siz de şimdi her ne yapıyorsanız bırakın ve çıkın bahçenize, balkonunuza...
Camınızı açın. 
Sonra şöyle bir kocaman nefes alın doyasıya, atın kötü düşünceleri aklınızdan.Sizi üzecek, incitecek olan olaylar, meseleler her ne olursa kapatın kepenklerinizi onlara.




Hatta uzunca bir süre " Tadilat nedeniyle kapalıyız ,nefes alıp geleceğiz !" diye de not düşün dış duvarlarınıza. 
Arındırmak zaman alacak belki bu düşüncelerden fakat her şeyin bir ilki olmalı değil mi hayatta ? 

Yoksa bir insan başka türlü nasıl Nefes alır ki bu yaşamda :)